RÜZGAR TÜRBİN YANGINLARI

Sürekli enerji ihtiyacı artan dünya bu ihtiyacı karşılamak için fosil yakıt kaynaklı enerji kaynaklarının dışında başak enerji kaynaklarına yönelmeye başladı. Alternatif bir çok yeni enerji kaynağı ürerine yapılan yatırımlar son yıllarda çok büyük bir artış sağladı.
En çok yatırım yapılan ve üzerinde en çok durulan kaynaklardan biri yenilenebilir yada temiz enerji kaynaklarıdır. Bir çok temiz enerji kaynağı bulunmaktadır ancak yenilenebilir yada temiz enerjinin en önemli kollarından biri Rüzgar Enerjisidir. Çünkü rüzgar enerjisi yenilenebilir enerji segmentinde en efektif yatırımlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır bu sebeple dünyada son yıllarda rüzgar enerjisinden elektrik üretimi ciddi boyutlarda artış göstermiştir. Enerji üretiminde RES yatırımları her geçen yıl da artış devam ederek RES santrallerinden üretilen enerjinin toplam enerji üretimindeki payı artmaktadır. RES sektörü ; tüm dünyada yatırımcılara sağlanan teşviklerle , kurulum – işletmedeki uygun fiyatıyla ve üretim hammaddesinin ücretsiz olması sebebi ile sürekli bir ivme ile yükselmektedir.
Ayrıca RES genel bir değerlendirme ile sürdürülebilir enerji çözümü sağlamasıyla da yenilenebilir enerji sektöründe günümüzün önde gelen sektörlerinden birisi haline gelmiştir.
Ülkemizde de RES sektörü yatırımları yıldan yıla ciddi bir ivme göstermektedir. Gerek yatırım teşviklerinin cazip olması gerekse ülkemizdeki enerji ihtiyacının sürekli artması sebebi ile RES yatırımlarımızdaki artış her gün daha da artmaktadır. TUREB verilerine göre 2015 yılında 956,20 MWA lık bir kurulum gerçekleşmiştir , 2016 yılının ilk yarısında da 428 MWA bir kurulum gerçekleşmiş ve 2016 yıl sonuna kadar da bu kurulumun 1000 MWA nın üzerine çıkması beklemektedir.
Toplam enerji kurulumu çerçevesinde ise RES enerjisi kurulumu 2007 yılında 146 MWA iken 2016 yılının ilk yarısında 5.146 MWA ya ulaşmıştır. Yani RES enerjisinin enerji üretimindeki payı hergeçen gün artmaktadır. Ülkemizdeki RES santrali sayısı 127 dir ve 15 civarı yatırımcı tarafından işletilmektedir.RES ler en çok Marmara , Ege ve Akdeniz bölgelerinde kurulmuştur. Balıkesir , izmir , maina ve Hatay illerimiz en fazla RES yatırımı alan illerdir. Ayrıca halen yeni inşaası devam eden 54 RES yatırımı bulunmaktadır , RES yatırımı yapan yeni yatırım firmalarının sayısı da gün geçtikçe artış sağlamaktadır.
Ancak her yeni sektörde olduğu gibi RES sektörü de bir çok zorluklarla karşı karşıyadır , bunlardan birisi – aslında bizi ilgilendire de yangındır. Yeni bir sektör olması sebebi ile RES sektöründe yangın , yangından korunma , yangın önleme ve yangın risk yönetimi konusunda çok fazla bilgi ve tecrübe sahibi değiliz. Bilimsel olarak sadece bazı hipotezler ve sınırlı sayıda yapılan deneyler bize bu konuda yol gösterici olabilir. Ayrıca sonuç verisi olan istatistikler RES sektöründe yangın , yangından korunma , yangın önleme ve yangın risk yönetimi konusunda bize ana çerçeve konusunda yol gösterici olabilir.
TÜRBİN YAPISI
Öncelikle RES türbin yapısını bilmek bize temel değerlendirme konusunda yardımcı olacaktır. Bir çok marka ve model olması ile beraber RES santralleri temel açıdan birbirine benzer teknolojiler ile üretilmektedir.
Aşağıdaki şekilde ;
1- Kanatlar: Kanatlara çarpan rüzgar, kanatları kaldırarak döndürür. Döndürme hareketinin elde edildiği elemandır.
2-Kule: Tepe düzlemine gövdenin yerleştirildiği elemandır.
3- Yaw Sistemi: Türbinin rüzgar yönünde dönmesini sağlar.
4- Fren Sistemi: Acil durumlarda mekanik, elektriksel, hidrolik olarak uygulanan bir disk ile rotorun hareketini durdurur
5- Düşük hız şaftı ; Düşük hız şaftlarının yataklandığı mekanizmadır.
6- Dişli Kutusu: Düşük ve yüksek hız şaftlarının yataklandığı mekanizmadır. Rotorun bağlandığı düşük hızlı şafttan gelen düşük devirli dönme yükünü yüksek hız şaft için yüksek devire yükseltir
7- Jeneratör: Mekanik enerjiyi elektriğe dönüştürür.
8- Yüksek hız şaftı ; Yüksek hız şaftlarının yataklandığı mekanizmadır
9- Nasel Kontrol Kabini: Belirli rüzgar hızlarında türbini durdurur veya başlatır.
10- Nasel(Nacelle): İçerisinde vites kutusunu, düşük ve yüksek hız millerini, jeneratörü, kontrol ünitesini ve freni bulundurur.
11-Anemometre ve Rüzgar Gülü: Rüzgar hızını ölçer ve kontrol sistemine iletir. 12-Paratoner: Yıldırımdan korunmak amacıyla kullanılır.
Yine aşağıdaki resimde görüleceği gibi ; Kule içerisinde kablo yolları ve bir çok kule içerisinde trafo yada bağlantı kutusu bulunmaktadır.
Yangın bilimi çerçevesinde değerlendirme yaparsak ; Temel yangın üçgeninin üç ana elementi olan yakıt ,oksijen ve ateşleme-ısı kaynağı (elektrik, mekanik ve aydınlatma) NASEL bölmesinde bulunmaktadır. Yine kule bölümünde de yanıcı kablolar ve trafo – yada kontrol box yanma riski olan bölgelerdir.
Rüzgar türbinlerinin imalatında daha hafif ve maliyeti azaltma amacı ile kullanılan birçok yanıcı madde vardır ; Fiberglas takviyeli polimerler, köpüklü yalıtımlar , kablolar. Üstelik mekanik parçaların yağlanması için kullanılan büyük yağ depoları nedeniyle bir türbinin NASEL’indeki yakıt yükü genellikle çok büyüktür.
Herhangi bir başladığında ise NASEL’in yüksekliği ve RES lerin konumunun genellikle şehirden uzak bölgelerde olması nedeniyle yangına müdahale şansı çok düşüktür.
Üstelik türbin üreten firmalar teknolojilerini korumak amacı ile hemen hiç bir teknik detayı paylaşmadıklarından dolayı yangın ile ilgili önlemler amacı ile bilimsel çalışmaları yapmak oldukça zordur. Türbin üretici firmalar ne teknolojilerini paylaşmaktadırlar nede oluşan arızalar hakkında bilgi vermektedirler. Yangınlar sonrasındaki teknik raporlarda firma itibarını korumak amaçlı paylaşılmadığından dolayı henüz küresel olarak enerji sektöründeki yangınların etkisini gerçek ölçüde değerlendirmek mümkün değildir. Şu an kullandığımız bilgi kaynakları eksiktirler veya genel bilgiler içeririrler , kamuya açık olmayan özel teknik verileri içermemektedirler.
YANGIN VERİLERİ
Bilinen veriler ile değerlendirme yaptığımızda ; Sektörü gelişimi ile günden güne değişmekle beraber rüzgar türbinlerinde oluşan hasarların yaklaşık %25 ila %35’i yangın nedeniyle meydana geldiği söylenebilir. Ki bu çok yüksek bir orandır. Yangın riskinin oranının yüksek olmasındaki temel sebep rüzgar türbinin kolay tutuşabilen materyallere sahip olmasıdır. Bir çok yangın gerçek anlamda analiz edilip raporlanamamıştır ancak raporlanan yangınların %90’ında yangına maruz kalan türbinlerin kullanılamaz hale geldiği tespit edilmiştir. Genellikle kanatlar, nasel, mekanik ve elektrik komponentler büyük oranda hasar görmüştür. Türbine ulaşım zor yangına müdahale neredeyse imkansız olduğundan hasarlar her zaman ciddi boyutlarda olmaktadır.
Rüzgar türbin yangın istatistikleri Batı ülkelerinde 1970 den beri kayıt altına alındığı bilinmektedir , yangın olaylarının 1995 ve 2015 yılları arasında daha da arttığı tespit edilmiştir. Bunun başlıca sebebi RES kurulu gücünün her geçen gün artmasına rağmen koruyucu teknolojilerin yeterince gelişmemesidir. Gerçi türbin üreticilerinden bazıları bu konuda da çalışmalar yapmakta olduklarını beyan etmişlerdir. Ülkemizde ise daha çok yeni bir sektör olduğundan dolayı ulaşabileceğimiz hemen hiç bir veri bulunmamaktadır. Yangın hasarları zaten ülkemizde hemen her sektördeki en yüksek oranlı hasarlar grubunu oluşturmaktadır. Dolayısı ile RES sektöründe de ülkemizde hemen hiç bir önlem , kayıt ve gerçek veri bulunmamaktadır.
YANMA KAYNAKLARI
Rüzgar türbin yangınlarını anlamak ve yangından korunum önlemlerini anlamak için öncelikle yakıt yüklerinin kaynağını , miktarını belirlemek ve anlamak en önemli adımdır.
Rüzgar türbininin NASEL kısmındaki yakıt yükü genellikle çok yüksektir fakat türbin tipine bağlı olarak bu risk değişkenlik arzeder. NASEL bölümünde genellikle yanma kaynağı olarak aşağıdaki bileşenler bulunur.
NASEL Gövdesi :
NASEL ana gövde-çeper imalatında polimerler , fiber malzemeler gibi hafif ancak yanıcı yada yangın dayanımı az olan malzemelerden kullanılır. Tipik olarak rüzgar türbini NASEL kısmı cam elyaf takviyeli plastik (CTP)’den yapılmaktadır. CTP malzeme alevin yayılması ve yangın yükünün artmasını sağlayan ana yakıt unsurudur. CTP kompozit sistem yapılırken katmaları birbirine bağlamak ve sertleştirmeyi sağlamak için kullanılan epoksi reçine –resin yüksek yanıcı ve söndürmesi zor bir bir maddedir , ayrıca yanma sırasında çok zehirli öldürücü gazlar meydana çıkarmaktadır. NASEL içerisinde bir çok yanıcı ,ateşleyici ekipman yan yanadır ve uygulama zorluğu sebebi ile herhangi bir yangın hücresi – zonlaması da yapılmadığı için NASEL ciddi bir yangın riski taşır.
İzolasyon Malzemeleri :
Yine NASEL imalatında izolasyon için kullanılan yalıtım malzemeleri ciddi yangın yükü taşıyan malzemelerdir. Genellikle köpükten yapılmış olan iç ses yalıtımı için kullanılan malzemeler aynı zamanda yakıt yükünün önemli bir parçasıdır. Köpük yalıtım malzemeleri son derece yanıcı olmalarının yanı sıra süngerimsi yapıları gereği kolayca dökülen yağı emebilirler ve böylece daha büyük bir yangın potansiyeli oluştururlar.
Kablolar :
Enerji iletimi , kontrol ,aydınlatma v.b. için kullanılan elektrik kabloları zaten yanıcı malzemelerdir. Düşük gerilim elektrik tesisatı ve NASEL’den kulenin tabanına kadar yayılan Yüksek yada orta gerilimi taşıyan uzun elektrik kabloları da yüksek yangın yükü oluşturmaktadırlar. Bu kablolar ekonomi nedeniyle Bakır-Alüminyum-Bakır şeklinde tasarımlanmakta ve tesis edilmektedir. Söz konusu tasarım RES’ lerde meydana gelen yangınların büyük oranda sebebi olmaktadır.
Yağlar :
Ayrıca dişli kutularında , trafolarda ve fren sistemlerinde kullanılan yağlar da ciddi yangın yükü taşıyan malzemelerdir. Örneğin, tek bir 1,5 MW rüzgar türbininde 900 litreye kadar yağ bulunabilmektedir. Nasel’deki dişli sisteminde 450 litre kadar gres yağı bulunmaktadır. Ayrıca temizlenmeyen yağ / yağ içeren atıklar ek bir yangın tehlikesi oluşturur. Bazı türbin üreticileri tarafından yeni geliştirilmiş olan Doğrudan sürücülü (direct drive) türbinlerde dişli sisteminden kaynaklı yangın riski yoktur ancak yine de de NASEL içerisindeki diğer sistemlerde kullanılan-hidrolik yağlar , yağlama yağları gibi – büyük miktarda yağ bulunur.
Trafo:
Bazen kulenin tabanında bulunabilen, bazen de kulenin üstünde yani nasel içinde bulunan trafo ciddi yangın yükü oluşturur. 1 MW altındaki türbinlerde transformer kulenin tabanında bulunur. Buna karşın 1 MW üstü türbinlerde naselde bulunur. Bu durum naselde yangın riskini yüksek bir şekilde arttırmakla birlikte olası bir yangına müdahale imkanını da yüksek oranda kısıtlamaktadır.Ancak trafonun tabanda olması da genel yangın riskini azaltmamaktadır. Çünkü seçilen trafo yağlı tip trafo ise ortalama 2500 litrelik trafo yağını da ilave olarak içerebilmektedir.
Trafo grupları;
RES santralinde , tüm türbin gruplarının bağlandığı yüksek gerilim trafo istasyonları da ayrı bir yangın riski barındırmaktadır ki her biri 45,000 litrenin üzerinde trafo yağı içerebilmektedir.
YANGIN ATEŞLEME – BAŞLATMA KAYNAKLARI
Rüzgar türbinlerinde tespit edilen en temel yangın başlama sebebi elektrik akımı kaynaklıdır. Ancak tamir bakım sırasında ortaya çıkan yangınlar ve aşırı sürtünmeden kaynaklı mekanik kıvılcım oluşmaları da sık oluşan yangın başlama sebepleridir.Rüzgar türbinlerinde oluşan yangın başlama sebeplerini dış kaynaklı ve iç kaynaklı olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Dış kaynaklı yangın başlama sebeplerinden ilki yıldırım çarpmasıdır. İstatistiki verilerden rüzgar türbinleri üzerinde yıldırım çarpmalarının en yaygın dış kaynaklı yangın sebebi olduğu tespit edilmiştir. Daha zorlu hava şartlarında çalışan deniz türbinleri,100 metreyi aşan aşırı yükseklikliğe sahip multi-megavat kara türbinleri ve yüksek rakımlarda yerleştirilmiş türbinlerin hepsi yıldırım çarpmasının yüksek riskiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Yeterli bir yıldırımdan korunma sistemi olmadığı zaman yangın riski önemli ölçüde artmaktadır.
Türbin bakımları sırasında emniyet kurallarına uymamaktan ve yeterliliği olamayan kişiler tarafından yapılan hatalı çalışmalar sırasında ortaya çıkan yangınlarda dış kaynaklı yangınlar sınıfında değerlendirilir. Çok sık olmamakla beraber sabotaj ve terör saldırısı sebebi ile yani kasten başlatılan yangınlarda dış kaynaklı yangınlardır.
İç kaynaklı yangınlar ise , tasarım , kurulum , imalat ve işletme sırasında sistemin kendisinden dolayı ortaya çıkan yangınlardır. Bu yangınlar elektrik, mekanik ve elektromekanik akşamlardan dolayı ortaya çıkabilir. Aşağıdaki tabloda iç kaynaklı yangınların %100 içerisindeki oranları verilmiştir.
YANGIN BAŞLAMA SEBEBİ | % ORANI |
Elektrik sistemi , Kablolar ve bağlantı ekipmanları | 24% |
Elektronik kontrol sistemi | 18% |
Sistemlere ait Algılama ve kontrol sensörleri | 10% |
Hidrolik sistem ve ekipmnaları | 10% |
YAW sistemi ( Rüzgara göre NASEL yönlendirme sistemi) | 7% |
Kanatlar | 7% |
Mekanik frenleme sistemi ve ekipmanları | 5% |
Rotor ve şaft sistemleri | 5% |
Jenaratör sistemi ve ekipmanları | 4% |
Dişli kutusu – Gearbox | 4% |
NASEL – Ana bölme | 4% |
Tahrik sistemi ve ekipmanları | 2% |
Türbinlerde yangın, elektrik üretimi, iletimi veya kontrol sistemindeki kısa devreden veya aşırı akımdan başlayabilir. Elektrik elektronik bileşenlerin aşırı ısınması ve aşırı yüklenmesi yangına yol açabilmektedir. Kısa devreler, arklar ve yetersiz olan elektriksel koruma rüzgar türbinlerindeki yangınların yaygın nedenlerindendir . Bu riski önlemek için öncelikle projenin doğru tasarlanması, kaliteli ekipman kullanımı, montaj işlerinin profesyonellerce yapılarak sıkı bir şekilde denetlenmesi, planlı bakım ve kontrollerinin zamanında ciddi bir biçimde yapılması ile mümkündür.
Mekanik ısınmadan dolayı yangınların oluşması da ciddi bir risktir. Yanıcı maddeler ısınmış mil yataklarına , dişli kutusu ve mekanik frenler gibi sıcak yüzeylere temas ederse yangın başlayabilir , aşırı ısınmış bir dişli kutusu içerisindeki yağ yanmaya başlayabilir. Genel olarak ısı enerjisi üretme potansiyeli olan veya yanıcı sıvıları içinde bulunduran bütün ekipmanlar potansiyel yangın kaynaklarıdır. Rüzgar türbininde ise jeneratörler, azimuth motorlar, dişli kutuları, hidrolik ekipmanlar gibi sistemler yangın başlatma riski olan sistemlerdir.
Acil durumlarda aerodinamik frenler türbini durdurmakta yetersiz olduğunda mekanik frenleme sistemleri de kullanılmaktadır. Mekanik frenler yüksek hızda durdurma sırasında çok yüksek sıcaklıklara ulaşabilirler ve etrafa kıvılcım yayarak yangın riski ortaya çıkartabilmektedir.
Herhangi bir sebepten dişli kutusunun yağının dökülmesi , hidrolik pompa arızaları ve hidrolik hortum delinmeleri gibi sebepler ile yanıcı yağların sıcak yüzeylere teması ile yangın başlaması da ayrı bir risktir.
RÜZGAR TÜRBİNLERİNDE YANGIN ÖNLEMLERİ
Rüzgar türbinlerinde alınması gereken yangın önlemleri konusunda ülkemizde herhangi bir yönetmelik bulunmamaktadır. BYKYH ise zaten bu konuyu kapsamamaktadır. Dolayısı ile bizim bu konuda referans alabileceğimiz kaynaklar Temel yangın bilimi ve dinamiği ile NFPA 850 standart kitapçığındaki bilgilerdir. NFPA 850 kitapçığında – Chapter 10 Identification and Protection of Hazards for Wind Turbine Generating Facilities – Bölüm 10 ; rüzgar türbini üreten tesislerin yangına karşı güvenli tasarımı bölümü bulunmaktadır. Doğru ve iyi bir mühendislik çözümü ile yangın yükünü azaltacak tasarımlar yapılmalı ve yangın önlemleri ciddiyet ile alınmalıdır.
Rüzgar Türbinleri için Alınacak yangın önlemleri Prevention – Pasif önlemler ve Protection – Aktif önlemler olarak değerlendirilebilir.
Pasif Yangın Koruma Yöntemleri
1- Genel borulama tesisatı NFPA 30 kurallarına uygun bir şekilde yapılmalı ve aşağıdakilere dikkat edilmelidir.
Boru tesisatları rigid bir biçimde olmalı ve titreşimlerden etkilenmeyecek biçimde sabitlenmelidir.
Kaynaklı boru bağlantıları , dişli bağlantılarda kilitli modeller
Enstrümantasyon tüp, boru ve göstergeler kazara mekanik hasarlara karşı korunmalıdır. Tüm mekanik bağlantılar korunmalıdır.
Boru bağlantıları ve boru tesisatı elektrik tesisatına sızıntı yapmayacak bölgelerden geçirilmelidir.
Yağ sızıntıları yangına sebebiyet vermeyecek bir şekilde toplanacak sistemler yapılmalıdır.
2-Tüm türbin sistemi için aşağıdakileri içeren bir SCADA – kontrol –alarm –trip sistemi ile korunmalıdır.
- Grid disturbance
- Yaw errors or limits – Yaw system limitleri ve hataları
- Braking issues – Fren sistemi hataları
- Abnormal vibration – Vibrasyon Anormalliği
- Overspeed (including wind conditions) – Yüksek hız
- Temperature faults – Yüksek sıcaklık ve sıcaklık anormallikleri ölçümü
- Oil condition (gearbox/lubrication and hydraulic) /- Yağ seviyeleri
- Motor protection – Motor koruma sistemi
- Loss of communication between modules or with control center – control sistemi ile modul arasındaki iletişim hataları
- Blade angles and battery status – Kanat açıları ve akü durumları
3- Yağlar ; Şanzıman yağları , Hidrolik ve yağlama yağlarının kolay yanabilir olmaması , Yanmayan hidrolik ve yağlama yağının kullanımı önemli bir pasif yangın önleme seçimidir. Ayrıca kullanılacak yağ miktarını en aza indirgeyecek boru tasarımlarının yapılması gereklidir.
4-Kablo bağlantıları ve ekler ; Nasel yada kule içerisindeki güç ve kontrol kablolarının seçimi ve kablo bağlantılarının doğru yapılması önemlidir. Eğer sistemde alüminyum ve bakır kablo geçişleri varsa , bu geçiş ekleri muntazan yapılmalıdır. Tüm bağlantılar ve ekler periyodik olarak kontrol edilmelidir.
5- Aküler ; Sistemde yedek güç yada kontrol sistem beslemeleri için kullanılacak aküler , kuru tip seçilmeli ve gerekli bakım tutumları kurallara uygun olarak yapılmalıdır.
6- Isıtıcılar ; Nasel içinde yada gearbox yağları gibi bölümlerde kullanılan elektrikli ısıtıcıların kalite standartlarına uygunluğu ve bakımlarının standartlara uygun olarak yapılması önemlidir.
7- Yıldırımdan korunma tertibatı; Yıldırım Rüzgar türbinleri bulundukları konum ve yapıları itibariyle çok yüksek oranda yıldırım riski taşımaktadır. Rüzgar türbinlerinde yıldırım hasarları büyük tahribata yol açabilir. Genellikle yangınla sonuçlanan bu olaylar türbinin tamamen tahrip olmasına neden olarak büyük maddi kayıplara yol açmaktadır. Yıldırım Düşmesi nedeniyle kanat kopması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan dengesizlik ve yıkılma hadiseleri ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Yıldırım Hasarı riskinin bazı önlemler alınarak minimize edilmesi gerekmektedir.
- İç Yıldırımlık Sistemleri Bu sistemler doğrudan yada dolaylı gelen yıldırım darbelerini yapı içerisindeki elektrikli yada elektronik cihazları koruyarak toprağa güvenli olarak aktarılmasını sağlayan devre elemanlarıdır.
- Dış Yıldırımlık Sistemleri Paratoner ve Faraday Kafesi olmak üzere iki kısımda incelenebilir. Rüzgar türbinlerinde nasel içerisinde kullanılan faraday kafesleri mevcuttur. İki sistem kıyaslanırsa faraday kafesi daha yüksek maliyetli fakat yıldırım deşarjının saçaklı etkilerinden korunmak amacıyla paratoner ile birlikte kullanılması gereken bir sistemdir.
8- Topraklama Sistemi ;Topraklama sistemlerinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus topraklama direncinin zaman içerisinde yükselmesidir. Buna etki eden en büyük faktör korozif etkidir.Bu nedenle temel topraklamasında kullanılacak galvaniz şeritlerin paslanmaz çelik olması ve kalınlıklarının DIN EN50164-2 standartına uyum göstermesi gerekir. Ülkemizde de bu standartlar TS EN 62305 ile belirtilmiştir. Ayrıca her bağlantı noktasında korozyon bantının kullanılması tesis sürekliliği için önem teşkil etmektedir. Temel topraklanması planlanması tesis zemin etüdünün yapılması sonucunda elde edilen özgül direnç kapsamında yapılan hesaplarla yapılmalıdır. Donma özelliği olan kimyasallarla sistem güçlendirilmelidir.
9- Eş Potansiyel Sistemi; Eş potansiyelleme topraklamada en güvenilir sistemlerdendir. Bir sistemdeki tüm topraklamalar ve metal bölümler, eş potansiyel baraları ile birbirlerine bağlanmalıdır. Böylece, topraklama ve herhangi iki metal arasında oluşabilecek gerilim farkı önlenmiş ve tüm noktalarda eş potansiyelleme sağlanmış olur
10- Yapısal olarak Nasel imalatında zor yanan malzemeler tercih edilmelidir. Alev iletmeyen malzeme seçimi yapılmalıdır.Tasarım sırasında Naselde Isı Bariyeri, Mümkün İse Pasif Durdurucular konmalıdır.
11-Bakım sırasında yapılan sıcak çalışmalardan olabildiğince kaçınılması, yapılacak ise tedbirlerin alınması çok önemlidir. Münkünse bu tür faaliyetler, soğuk prosedürler (kesme, vidalama, soğuk bağlama, vs.) tarafından yapılmalıdır
Aktif Yangın Koruma Yöntemleri(Yangın anında devreye giren sistemler)
1-Yangın Algılama Sistemleri
2-Yangın Söndürme Sistemleri
1- Yangın Algılama sistemleri ;
Yangın algılama ve alarm sistemlerinin projelendirilmesi ve sürekli biçimde çalışır durumda tutulması çok önemli bir önlemdir.
Nasel , kule içinde ve trafo bölgesinde interaktif adresli , analog adresli yada genel tip yangın alarm sistemleri kurulmalı, belirlenen yangın senaryosu gereği sistem yangını algıladıktan sonra yangın yayılımını en aza indirgemek için gerekli otomasyon senaryosunu da uygulamalıdır.Uygun dedektörlerin seçimi ve doğru senaryonun belirlenerek otomasyona eklenmesi önemlidir. Senaryo içerisinde ; fanların kapatılması , ana şalterlerin düşürülmesi , yağ valflerinin kapatılması gibi otomasyon konuları vardır.
2- Yangın söndürme sistemleri :
Rüzgar türbinlerinde otomatik yangın söndürme sistemlerinin uygulanması , yangını başlangıç aşamasında söndürme ve yangından oluşabilecek zararları en aza indirgemek için çok önemlidir.
a- Gazlı otomatik söndürme sistemleri ; Cross zone bağımsız algılamalı yada alarm sistemine bağlı olarak devreye giren otomatik gazlı söndürme sistemleri tüm Nasel içerisinde , elektrik panolarının içerisinde ve trafo bölümlerinde kullanılabilir. Gazlı söndürme sistemlerinde söndürme maddesi olarak listelenmiş gazlardan herhangi biri kullanılabilir. Burada önemli noktalardan biri sistem çalışmadan önce fanların , hava damperlerinin kapatılması gerekliliğidir. Gazlı sistemlerde söndürme yapılacak mahallin sızdırmazlığı önemlidir.
b- Watermist söndürme sistemleri ; Cross zone bağımsız algılamalı yada alarm sistemine bağlı olarak devreye giren otomatik watermist söndürme sistemleri tüm Nasel içerisinde , elektrik panolarının içerisinde ve trafo bölümlerinde kullanılabilir. Endotermik reaksiyonlu – wet chemical agent katkılı sistemlerin kullanılması daha etkili bir çözüm olacaktır. Düşük basınçlı ve pompasız standartlara uygun tasarımlar yapılmalıdır.
c- Askılı Portatif otomatik söndürme sistemleri ; Isıya bağlı olarak otomatik devreye giren askılı portatif söndürme sistemleri tüm Nasel içerisinde , elektrik panolarının içerisinde ve trafo bölümlerinde kullanılabilir. Endotermik reaksiyonlu – wet chemical agent katkılı sistemlerin kullanılması daha etkili bir çözüm olacaktır.
d- Başınçlandırılmış Köpüklü söndürme sistemleri ; Cross zone bağımsız algılamalı yada alarm sistemine bağlı olarak devreye giren otomatik köpüklü söndürme sistemleri tüm Nasel içerisinde kullanılabilir. NFPA 11 standartlarına uygun olarak tasarlanmış olmalıdır.Elektrik sistemleri için tercih edilmez.
Söndürme sistemleri karma olarak yani bir kaç farklı sistemin aynı anda uygulanması biçiminde de tercih edilebilir. Burada önemli olan mühendislik tasarım ilkeleridir. Öncelikle doğru bir risk analizi yapılmalı ve türbin üreticisinin direktifleri de gözönüne alınarak en uygun otomatik söndürme sistem tasarımı yapılmalıdır.